Yıldırım Belediyesine Ait Tüm Kitaplar Artık Burada!
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elite, sed do eiusmod tempor dolore magna aliqua.
Önerilen Kitaplar
AYIN KİTABI
Kısa Türkiye Tarihi, şair yazar Metin Önal Mengüşoğlu’nun Emir Buhari Kültür Merkezinde sekiz haftalık bir program dâhilinde yaptığı konuşmaların ana başlığı idi. Bu kitap konuşmaların çözümlenmesi sonrasında yazarın kendisi tarafından yeniden okunarak konuşma metninden yazı diline aktarımı sonrasında ortaya çıkmıştır.
İlk eseri 1973 yılında yayımlanmış bulunan Mengüşoğlu’nun, yazı hayatı daha da eskilere dayanmaktadır. Şimdilerde yayın hayatının ellinci yılını idrak etmektedir. Yazar, bireysel hayatı ve tecrübelerinden kalkarak, ülkesinin son elli yılında bizzat tanıklık ettiği Necip Fazıl’dan Sezai Karakoç üstatlara kadar düşünce ve sanata dair yaklaşımlarını sergilemektedir. Bunun yanında sosyal, siyasal değişim ve dönüşümler üzerinden de ciddi bir okuma yapmaktadır.
Elinizdeki eser, son birkaç yüzyılda ülkenin siyaseten Batılılaştırılma çabası karşısında, son elli yılın entelektüel hayatında ilk kez gerçekleşen atılımlar, gelişmeler, olgunlaşmaları Müslümanca bir bakış açısından da derin bir nüfuzla irdelemektedir. Sahici tanıklıklar ve hatıralarla yakın tarihimize ışık tutan bu eser elbette bir tarih kitabı değildir. Ancak tarihçilere birinci elden kaynaklık edebilecek bir takım bilgileri sorumlu bir şair ve düşünce adamının dili, üslubu ve kaleminden aktararak önemli bir belge mahiyeti de taşımaktadır.
İstiklal Şairi Mehmet Akif
M.Ertuğrul Düzdağ
Bu topraklar, tarih boyunca çok kıymetli şahsiyetlere, âlimlere, ariflere, âşıklara ve ediplere ev sahipliği yapmış müstesna ve mübarek bir konuma sahiptir. Son bir asırda bu toprakların yetiştirdiği büyük şahsiyetlerin başında, hiç şüphesiz İstiklâl Marşı Şairimiz Mehmet Akif Ersoy gelir. İstiklâl Mücadelemizin ve ilim irfan geleneğimizin sembollerinden olan Mehmet Akif, ebedileşen eserleri, mücadeleci kişiliği, derin ilmi ve örnek ahlakı ile aziz milletimizin gönlünde özel bir yere sahiptir.
Kitap Özetleri
Güzel insanlar her zaman hâtıralarıyla yâd edilmeli ve gelecek nesillere hatırlatılmalıdır. Tanımayanlara tanıtılmalıdır güzel insanlar. Cahit Çollak ağabeyi Bursa hiçbir zaman unutmayacaktır.
Bu kitap 'emirhan fukarâlanı'nın, Cahit Çollak sevenleri ve dostlarının bir eseridir. Kitapta yer alan yazıların hepsinde bir dosttan ayrılığın ve onu artık dünya gözüyle göremeyecek olmanın derin hüznü var, gönül var yazılarda. Yürekten yazılmış yazılar var bu kitapta. Yazı yazan kimi dostların ise onu hayatta iken tanıyamamış, öldükten sonra tanımış olmalarının kederi ve nedâmeti var. Cahit ağabeyi hâlâ tanımayıp, bu kitaptaki yazılanı okuduktan sonra onu tanıyan nicelerinin de aynı kederi ve nedâmeti duyacağından kalbimiz emindir.
Tür: Biyografi-Bursa'nın Değerleri
Dünya edebiyatının önemli seyahatnameleri biraz da şehirlerle alakalı izlenimler ve tanıtımlar üzerinden okunmaktadır. Edebiyat ustaları romancılar, hikâyeciler ve şairler çoğunlukla yaşadıkları şehirlerle hatırlanırlar. Evet, şehirleri insanlar inşa eder, ancak şehir kendine arz üzerinde bir kimlik/ kişilik kazandıktan sonra, üzerinde yaşayan sakinine kendi kimliğinden kimi değerler kazandırır. Böylece sanatçı ile şehir arasında ruhsal bir akrabalık gelişir.
Metin Önal Mengüşoğlu şehirler üzerine çok erken yaşlarından itibaren düşünen bir şair/yazar olarak tanınmaktadır. Onun Harput Şehrengizi adlı eseri 2000 yılında Türkiye Yazarlar Birliği tarafından, şehir kitapları dalında ödüle layık bulunmuştu. Yerler Mühürlendi adlı romanı ise yirminci yüzyılın ilk yarısında kadim Harput şehrindeki çok etnisiteli ve çok kültürlü beşeri hayata tutulmuş bir ayna niteliğindedir. Şehir Yollarında Bir Şair Gezgin adlı eserinde de doğu ve batı ülkelerinde ziyaret ettiği şehirlere şairane bakışını yansıtmıştı.
Bursa Çarşısında Kervan Eğledim adlı bu eserde ise okuyucu şairin, yetmiş beşe ulaşan yaşının toplam kırk üç yılını idrak ettiği, toprağına anası ve evladını gömdüğü Bursa'ya dair yaşanmışlıkları, hayalleri, özlemleri ve teklifleri bulacaktır.
Tür: Edebiyat
"Siz bir selam ile selamlandığınız zaman, siz de ondan daha güzeliyle karşılık verin veya verilen selamı aynen iade edin. Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını gereği gibi yapandır." (Nisa Suresi, 86)
Ne kadar oldu hatırlamıyorum, yağmurlu bir havada, hızlı denecek bir tempoyla ve fakat dalgın bir şekilde yürüyordum. Gideceğim yere çok az bir mesafe kalmışken, birden karşımda beliren nur yüzlü, beyaz sakallı (bu zat, masallardaki şahıs değildi elbette) bir amca elini kaldırarak ve duyabileceğim bir sesle selâm verdi.
Dalgınlıktan kaynaklanan lâkaytlıktan telaşlı bir şekilde sıyrılarak kemal-i edeple ve doğrusunu isterseniz biraz da mahcubiyet içinde aldım selâmı. Yaşlı amca yürüyüp gitmişti. Ben de varacağım yere varmıştım zaten...
Tür: Edebiyat- Çağdaş Edebiyat
Kısa Türkiye Tarihi, şair yazar Metin Önal Mengüşoğlu'nun Emir Buhari Kültür Merkezinde sekiz haftalık bir program dâhilinde yaptığı konuşmaların ana başlığı idi. Bu kitap konuşmaların çözümlenmesi sonrasında yazarın kendisi tarafından yeniden okunarak konuşma metninden yazı diline aktarımı sonrasında ortaya çıkmıştır.
İlk eseri 1973 yılında yayımlanmış bulunan Mengüşoğlu'nun, yazı hayatı daha da eskilere dayanmaktadır. Şimdilerde yayın hayatının ellinci yılını idrak etmektedir. Yazar, bireysel hayatı ve tecrübelerinden kalkarak, ülkesinin son elli yılında bizzat tanıklık ettiği Necip Fazıl'dan Sezai Karakoç üstatlara kadar düşünce ve sanata dair yaklaşımlarını sergilemektedir. Bunun yanında sosyal, siyasal değişim ve dönüşümler üzerinden de ciddi bir okuma yapmaktadır.
Elinizdeki eser, son birkaç yüzyılda ülkenin siyaseten Batılılaştırılma çabası karşısında, son elli yılın entelektüel hayatında ilk kez gerçekleşen atılımlar, gelişmeler, olgunlaşmaları Müslümanca bir bakış açısından da derin bir nüfuzla irdelemektedir. Sahici tanıklıklar ve hatıralarla yakın tarihimize ışık tutan bu eser elbette bir tarih kitabı değildir. Ancak tarihçilere birinci elden kaynaklık edebilecek bir takım bilgileri sorumlu bir şair ve düşünce adamının dili, üslubu ve kaleminden aktararak önemli bir belge mahiyeti de taşımaktadır.
Tür: söyleşi
Bahar mevsiminin bütün yeşilliğiyle ortaya çıktığı, erguvanların olanca güzelliğiyle açtığı günlerde Emir Sultan halife, derviş ve sevenleri Osmanlı coğrafyasının çeşitli bölgelerinden Bursa'da Emir Sultan Dergâhı'nda bir araya gelirlerdi. Taşradan gelen bu insanlar Emir Sultan Hazretlerini ziyaret ederler, dergâhta topluca zikir yaparlar, sohbet dinlerler, şehir çevresine tertiplenen gezilere katılırlardı. Emir Sultan'ın sağlığında başlayan bu gelenek onun vefatından sonra da asırlar boyunca devam ettirildi. Erguvan mevsiminde bir araya gelindiği için "Erguvan Faslı" diye tarihe geçen bu ziyaret, ilerleyen devirlerde giderek yaygınlaşarak neredeyse tüm şehir halkının ilgi duyacağı bir gönül şenliğine dönüştü. Bir hafta süren bu şenlikte eski zamanların sivil kuruluşları konumunda sayılan dergâhlar arasında ziyaretleşmeler ve tenezzüh denilen şehir çevresine geziler de gerçekleştiriliyordu. Bu etkinlik, Bursalılarca feyz ü bereket sebebi sayılıyordu.
İnsanda yaşadığı şehre ait maddi ve manevi değerleri fark etmek, yaşadığı sokağa, mahalleye ve şehre farklı bir gözle bakabilmek ve en önemlisi şehri de bir canlı varlık olarak kabul edip ona da merhametle yaklaşmak için insanın şehrini okuması, tanıması, sevmesi gerekmez mi?
Erenlere haber verin Kırklar Meclisi Bursa'da Sohbetleri var çok derin Kırklar Meclisi Bursa'da
Abdal Murad'dan beridir Ruhaniyetli şehirdir Abdal Musa'yla seyirdir Kırklar Meclisi Bursa'da
Emir Sultan Üftadesi Hepsi hakikat bendesi Canlılık verir nefesi Kırklar Meclisi Bursa'da
Ta Bosna'dan Buhara'dan Dağıstan'dan ve Bağdat'tan Horasan'dan Kerbela'dan Kırklar Meclisi Bursa'da
Bursa başta tarihi, siyasi, ekonomik öneminin yanı sıra hatta onlardan daha öce pek çok maneviyat büyüğünün ruh üflediği bir gönül şehridir. Burada Emir Sultan'dan Niyazi Misri'ye, İsmail Hakkı Bursevi'den Süleyman Çelebi'ye kadar pek çok gönül sultanı yaşadı ve şehri bu anlamda çok özel bir yere dönüştürdüler.
Bu şehirde bir de Âşık Yûnus yaşadı. Emir Sultan'dan aldığı feyz ile söylediği ilahilerle hâlâ gönüllerimizde karşılık bulan bir isim oldu. Ne var ki şiirlerinin bazılarını bilsek bile onu yeterince tanıdığımız söylenemez.
Bu kitap işte böyle bir eksikliği gidermek ve onu her yönüyle tanıtmak için kaleme alındı. Hayatı ile birlikte çok meşhur olanların dışındaki bazı şiirlerine de yer verildi.
Sezai Karakoç, kişiliği, karakteri, şiiri, düşünce yazıları, dergiciliği ve kuşakları aşan rehberliğiyle Cumhuriyet Türkiye'si düşünce hayatının önde gelen isimlerindendir. Zira kendisi, 1950'lerden itibaren şiirleriyle akabinde ise 'Diriliş' düşüncesi ve akımı ile sınırları yoklayan ve farklı bir ses olarak belirginlik kazanan bir şair ve düşünür olarak öne çıkar. Karakoç'un 1960'lardan itibaren genişleyen ilgi alanları esasen ve öncelikle Türkiye'nin, İslâm âleminin dünyanın ve yaşadıklarıyla bağlantılıdır. Dolayısıyla kendisi, medeniyet perspektifiyle Doğu ve Batı'nın değişik düşünce iklimlerine, kavramlarına, felsefelerine, şair ve yazarlarına yönelirken büyük bir mesuliyet şuuruyla hareket etmiştir. Karakoç'un en belirleyici özelliği, bir bakıma gün doğmadan diriliş için farklı bir yol açmayı denemesidir.
Tür: Biyografi Türk Düşüncesi
Uluslararası politika ve devletler arası ilişkiler tarih boyunca önemli arz etmiş ve araştırmacıların ilgisini çekmiştir. Son yıllarda ise uluslararası ilişkiler alanındaki değişiklik ve yeni gelişmelerin ivmesi oldukça artmış ve kamuoyunda her geçen gün daha fazla tartışılır hale gelmiştir. Özellikle Soğuk Savaş döneminin sona ermesiyle devletler arasındaki iş birliği artmış, karşılıklı bağımlılığın ve küreselleşmenin etkilerini her alanda hissettirdiği gelişmeler yaşanmaya başlamıştır. Bu gelişmelerin yanı sıra tehditler de asimetrik bir hale gelmiş ve uluslararası terörizm, devlet dışı aktörlerin yükselişi ve bölgesel çatışmalar gibi olgular yaygın hale gelmiştir. Bütün bu değişim ve dönüşümlerin gölgesinde krizlerin ve çatışmaların yoğun olduğu Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu bölgelerinin tam ortasında yer alan Türkiye için bölgesel istikrarın tesis edilmesi öncelikli amaç haline gelmiştir.
Tüm bu yaşanan gelişmeler gençler açısından uluslararası sistemin gelişimini ve geleceğini değerlendirmek için temel teorik konuları takip etmeyi ve aynı zamanda yaşanan güncel gelişmelerdeki kilit olayları anlamayı gerekli kılmaktadır. Bu kapsamda Yıldırım Belediyesinin başlattığı Uluslararası İlişkiler Akademi Programı böyle bir ihtiyaca ve amaca binaen ortaya çıkmıştır. Elinizdeki kitap Uluslararası İlişkiler Akademi Programında verilen derslerin deşifre edilerek matbu hale getirilmiş halidir.
Tür: Araştırma -İnceleme
Bilim insanlarının, sanat önderlerinin, kahramanların, ustaların çizdiği. üzerinde yürüdüğü yolları izleyenlerin daha uygar, daha erdemli ve daha estetik bir dünyalı olacakları kesindir. Bu nedenle öncü şahsiyetlerin bıraktıkları mirası sahiplenmek, onu benimsemek ve yaşanır kılmak önem kazanmaktadır. Unutulmamalıdır ki yapımı aylar, yıllar süren bir mimari eseri, birkaç saat içerisinde yıkmak, tozunu toprağını ortadan kaldırmak mümkündür. Burada önemli olan yıkıcıların yanında mı yoksa yapıcıların yanında mı yer aldığımızdır.
Merhum üstat Necip Fazıl Kısakürek’in hayatını, mücadelesini, kendisinden sonraki kuşaklara emanet ettiği eserlerini, kısaca bütün serüvenini incelemeye, öğrenmeye ve değerlendirmeye çalışırken, onun davasından alınacak örnekliğin son derece önemli olduğunu düşünmekteyiz. Biz onu bu çalışmada ne kadar titizlik ve ciddiyetle aktarmaya çalışırsak çalışalım, mutlaka eksik bıraktığımız yanları olacaktır. Bu nedenle Türkçe okuryazarlık yapan bütün gençlerin doğrudan Necip Fazıl Kısakürek’in eserlerine yönelmeleri, şiirlerini, öykülerini, deneme ve düşünce ürünü olan bütün öteki yapıtlarını okumalarını, üstadı asıl oralardan öğrenmelerini tavsiye ederiz.
Tür: Biyografi Türk Düşüncesi
İnsanlık, peygamberlerden sonra âlim arif ve sanatkârlara emanettir. Hz. Peygamber’in “Âlimler peygamberlerin vârisleridir.” sözü tam da bu anlamdadır. Allah’ın üstün kabiliyetlerle yarattığı bu insanlar vahyin ışığı ile kendi yeteneklerini geliştirerek O’nun kullarına rehberlik yapmış onlara hak ve hakikatin ışıklı yolunu göstermişlerdir. Yüz yıl önce ilkokula başlayan Nurettin Topçu daha sonraki yıllarda yurt içinde ve dışında pek çok âlim ve ârifin rahle-i tedrisinde bulunarak kalp ve beyninin imkânlarını geliştirip güzelleştirdi. Anne babasıyla başlayan bu yolculuk Abdülaziz Bekkine ile taçlandı.
Âşıklık geleneğinin son asrımızdaki önemli bir temsilcisi olan Âşık Reyhanî, gelenekten aldığı güçle hikmetli sözleri dilden tele, telden de gönüllere nakşetmiştir. Halktan biri olarak bir taraftan topluma tercüman olurken bir taraftan da kültür aktarımına katkı sağlamıştır. Elinizdeki bu kitapta 10-11 Aralık 2021 tarihinde Bursa’da gerçekleştirilen sempozyum bildirilerini bulacaksınız.
Erzurum’da doğup büyüyen ve Bursa’da medfun bulunan Âşık Yaşar Reyhanî, Anadolu’nun güçlü bir sesi ve toplumun mühim bir tercümanıdır. Bu eserde kıymetli akademisyenlerimizin kaleminden çıkan metinler vasıtasıyla onun aziz hatırasına ve çeşitli yönlerine vakıf olacaksınız. Son söz, sözün ustasının olsun.
Ben Anadolu’nun garip köyünden
Ben mazlum kulların tercümanıyım Ben Bingöl dağının Aras boyundan Ben coşkun sellerin tercümanıyım
Ben Reyhani çekiyorum yasımı Ben istemem adı, sanı, isimi Ben sağıra duyururum sesimi Ben abraz dillerinin tercümanıyım
Âşık Yaşar Reyhanî
Tür: Biyografi Türk Düşüncesi
1901-1962 yılları arasında yaşamış olan Ahmet Hamdi Tanpınar’ın vefatının altmışıncı sene-i devriyesini idrak etmekteyiz. Şair, akademisyen ve edebiyat tarihçisi olmasının yanı sıra siyasetle de ilgilenen Tanpınar hayatın farklı ama birbirini tamamlayan mecralarında aktif olarak yer almıştır. Bu minvalde, güçlü bir kalem sahibi olan Tanpınar, şiir, deneme, edebiyat tarihi, roman ve hikâye gibi farklı edebi türlerde de eserler vermiştir. Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Huzur, On Dokuzuncu Asır Türk Edebiyat Tarihi gibi birçok kıymetli eseri edebiyat ve akademi dünyasına kazandırmıştır.
Böylesine önemli vasıflara haiz olan bir ismi anmak ve anlamak da son derece önemlidir. Bu doğrultuda, Türkiye Yazarlar Birliği ve Bursa Yıldırım Belediyesi ortaklığında 14-15 Ocak 2022 tarihleri arasında Türkiye’nin farklı yerlerinden alanlarında uzman katılımcılarla Yıldırım Belediyesinin ev sahipliğinde bilgi şöleni tertip edilmiştir. Elinizdeki eser iki gün süren bu bilgi şöleninde sunulmuş olan bildirilerin kitap bölümlerine dönüştürülerek bir araya getirilmiş halidir. Kitapta bölüm başlıkları olarak da takip edilmiş olan Tanpınar’da Kültür, Gelenek ve Modernleşme, Tanpınar’da Deneme ve Roman, Tanpınar ve Şiir, Tanpınar’ı Farklı İsimler Üzerinden Okumak, Tanpınar’da Şehir ve Mekân, Tanpınar ve Sinema konuları ele alınmıştır.
5 Temmuz 1413 25 Haziran 1421 arasında tahtta bulunan Osmanlı padişahı Sultan Çelebi Mehmed Hân, “Yıldırim” lakabıyla tanınan Osmanlı padişahı I. Bayezid (1389-1403) ile Devlet Hatun’un oğludur. Sikke ve kitabelerde Sultan Giyaseddin Mehmed, kaynaklarda Sultan Çelebi, Çelebi Sultan, Mehmed Bey, Arap ve Bizans tarihlerinde ise Kirişçi ve Kirîolarak anılır. Çelebi Mehmed’in tahtta çıkışıyla Osmanlı tarihinde yeni bir sayfa açılmış oldu. Osmanlı’yı önceki gücüne ve eski büyüklüğüne kavuşturmak isteyen Çelebi Mehmed’in Timur istilası ve on yıl kadar süren kardeş kavgasının yarattığı birçok yarayı iyileştirmesi gerekiyordu.
Tür: Tarih
Yârin Gölünde
Ben bir kamış idim Yâr’in gölünde
Ne işim var idi gurbet elinde
Böyle yazılmıştı kader dilinde
Ah eder inlerim neyzen elinde
Asıl vatanımı arar dururum
Ezelde konuştu Rabbiyle aslim
Ona evet dedi ruhum ve aklım
Sonra bu âleme yapıldı naklim
Vatan hasretiyle yanar dururum
Çoğumuz unuttu verdiği sözü
Şeytana uydu da bozuldu özü
Dünyadan başka şey görmüyor gözü
Bu hale yüreğim kanar dururum…
Tür: Şiir, Edebiyat
Tarihte birçok devlet yöneticisi siyasi destek sağlamak amacıyla evlilikler yapmışlardır. Buna Osmanlı sultanları da dahildir. Padişahlar şehzadelerinin veya kendilerinin evliliklerinde genelde o dönemin devletlerinde yönetimde olan veya bir şekilde nüfuz sahibi kimselerin kızlarını tercih etmişlerdir. Nitekim Devlet Hatun’un annesi Mutahhara Hatun’un Germiyan beyliğine gelin gelmesi, temelde Mevleviyye Tarikatı’nın Batı Anadolu’da yayılması hassasiyeti yatmaktadır. Diğer taraftan Osman Gazi devrinin önemli bir kanaat önderi sayılabilecek Şeyh Edebalı’nın kızı ile evlenirken oğlu Orhan Gazi de o dönemde kuvvetli bir devlet olan Bizans İmparatoru III. Andronikus’un kızı Asporça Hatun ve Yarhisar Tekfuru’nunkızı Nilüfer Hatunla evlenmiştir. Murad Hudavendigâr ise Bulgar Kralı Şişman’ın kız kardeşi, bazı rivayetlerde ise kızı olduğu söylenen Tomara ile evlenirken, oğlu Şehzade Bayezid’i ise o dönemin kuvvetli beyliklerinden olan Germiyan Beyinin kızı Devlet Hatun ile evlnedirmiştir. Hatta rivayetlere göre Germiyan Beyi Süleyman Şah Osmanlı Devleti’nin günden güne yükseldiğini görünce onlarla akrabalık ilişkileri kurmak istemiş ve kızını Osmanlı sarayına gelin olarak vermek için oğlu Yakup Bey’e tavsiyelerde bulunmuştur. Bunun üzerine Sultan Murad Hudavendigâr ile yapılan görüşmeler sonucu söz konusu evliliğe karar verilmiştir.
Tür: Tarih
Elinizdeki bu eser, İstiklal Marşı’nın kabulünün 100.yılında, aynı zamanda Bursa için tam 100 yıl önce Bülbül şiirini yazan büyük Şair’e küçük bir vefa borcu olarak hazırlanmıştır.
Ümit Duran, Mehmed Temelli, Mehmet Kuzidadaş ve Uygar Umut başta olmak üzere bu kitapçığın hazırlanmasına, basılma- sına, yayılmasına destek olan dostlarımıza da candan teşekkür ederiz.
Haftanın Sözü
Ey benim nazlı hilalim; Ey benim güzel bayrağım! Senin yoluna feda,
sana kurban olayım; ne olursun bana darılma..
—- İSTİKLAL ŞAİRİ MEHMET AKİF ERSOY